31 Aralık 2009 Perşembe

Yeni Bir Hizmetimiz Daha var www.sabah.com.tr/haritam


Türkiye'de farklı habercilik yapmaya çalışıyoruz.

harita ile habercilik Türkiye'de ilk www.sabah.com.tr ' de

yorumlarınızı bekliyorum.

Yeni Çalışmamız www.CafeRuj.com.tr

Özellikle hanımların ilgileneceği konuların olacağı bir web sitemiz daha oldu.

emeği geçen tüm arkadaşlarıma teşekkür ederim...

yorumlarınızı bekliyorum.

www.CafeRuj.com.tr

28 Aralık 2009 Pazartesi

2009'un En iyi CEO'ları

Harvard Business Review bu yılın en iyi CEO larını Belirledi...

Apple CEO su Steve Jobs basi cekiyor...

Detaylar icin

Bi bu eksikti =>Piyango biletinizi bu illerden alın

Bir bu eksikdi.. :)

piyongo biletimizi nereden alacagimiz da belli oldu... :)

Piyango nereden alinmali

23 Aralık 2009 Çarşamba

Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Yüksek Lisans Ögrencileri ile Beraberdik.


Bu sıralar işten güçten burayı ihmal ettim... Unutmadan birşey paylaşıyor olayım istedim.

17.12.2009 da Galatasaray Üniversitesi 'de ki arkadaşımız Yrd. Doç.Dr. Elgiz YILMAZ 'ın İletişim Fakültesindeki Yüksel Lisans dersine kiymetli dostum Mehmet UC ile konuşmacı olarak katıldık.

bizi misafir eden arkadaşlarımız iletişimci olunca dilimiz döndüğünce medya konuştuk.

* Marka Yönetimi
* Stratejik Planlama
* Yerel pazarda rekabet nasıl yönetiliyor
* Yeni teknolojiler nasıl kullanılıyor. Gelecekte neler olmasını bekliyoruz
* Pazarlama stratejisi

Elbeteki 2 saatlik zaman da ancak kendi küçük medya şirketimizi kurabilsekde :) genel olarak teknoloji ve gelecekde işler nasıl ilerleyecek (elbette kendi öngürümüzle) onları keyifli bir sohbet havasında paylaşmaya çalıştık.


Buradan da değerli hocamıza ve öğrencileri demeyelim ekibine :) bir daha misafirperverlikleri için teşekkür ederim.

bir dahaki sefere görüşmek üzere...

sevgiler.

1 Aralık 2009 Salı

Don't Miss Out! Last Chance for the Server 2008 Free Software Offer

Be sure to take advantage of the SQL Server 2008 free software offer, available through December 31, 2009, or while supplies last. Enroll in and attend any one of the eight qualifying Microsoft SQL Server 2008 courses and you'll receive a fully licensed copy of Microsoft SQL Server 2008 Standard Edition.

Kaynana olmak sanattır...

Genç bir çocuk heyecanla annesine gelir. Aşık olduğunu, evlenmek istedigini ve tanıştırmak istedigini söyler.

Ama sadece eğlence olsun diye eve 3 kız getireceğini ve annesinin evleneceği kızı tahmin etmesini ister.

Ertesi gün 3 güzel kızla eve gelir.

Otururlar, bir süre sohbet ederler. Bir süre sonra çocuk heyecanla annesine sorar:

'- Tahmin ettin mi' diye.

Anne duraksamadan cevap verir:

'- Ortadaki kızılsaçlı.'

Oğlan hayretle annesine sorar: '- İnanılmaz, nasıl bildin?..'

Anne cevap verir:

'- Bir tek ondan hoşlanmadım...'

Güzelmiş... :) Bizlere Küçük Notlar

Gösterdim !

Gördü anlamına gelmez...

Söyledim !

Duydu anlamına gelmez...

Duydu !

Doğru anladı anlamına gelmez...

Anladı !

Hak verdi anlamına gelmez...

Hak verdi !

İnandı anlamına gelmez...

İnandı !

Uyguladı anlamına gelmez...

Uyguladı !

Sürdürecek anlamına gelmez...



Adamın biri ilk defa gittiği küçük bir kasabada duran bir arabanın yanına sokulmuş ve arka koltukta tek başına oturan çocuğa;
- Buranın yabancısıyım, demiş.

Parkın hemen yanı başındaki fırını arıyorum, çok yakın olduğunu söylediler..

Çocuk arabanın penceresini açtıktan sonra;
Ben de buraya ilk defa geliyorum, demiş.

Ama sağ tarafa gitmeniz gerekiyor herhalde..

Adam çocuğun yabancı olmasına rağmen bunu nasıl anladığını sormuş ister istemez.

- Ihlamur çiçeklerinin kokusunu duymuyor musunuz? diye gülümsemiş çocuk.

Kuş cıvıltıları oradan geliyor zaten.

- İyi ama, demiş adam, bunların parktan değil de tek bir ağaçtan gelmediği ne malûm?.

-Tek bir ağaçtan bu kadar yoğun koku gelmez diye atılmış çocuk... Üstelik manolyalar da katılıyor onlara..
Hem biraz derin nefes alırsanız, fırından yeni çıkmış ekmeklerin kokusunu da duyacaksınız..

Adam gözlerini hafifçe kısarak denileni yaptıktan
sonra, teşekkür etmek için döndüğünde fark etmiş çocuğun kör olduğunu..

Çocuk ise, konuşurken bir anda sözlerini yarıda kesmesinden anlamış adamın kendisini fark ettiğini..

Işığa hasret gözlerini ondan saklamaya çalışırken;
- Üç yıl önce bir kaza geçirmiştim, demiş. Görmeyi o kadar çok özledim ki!. Sizinkiler sağlam, öyle değil mi?.

Adam çocuğun tarif ettiği yerde bulunan fırına
doğru yönelirken;
- Artık emin değilim demiş. Emin olduğum tek şey,benden iyi görd üğündür..

ALINTIDIR

Gören Gözlerimizin Mutluluğunu Sonuna Kadar Sürdürmeniz Şükretmeniz Dileğiyle

28 Ağustos 2009 Cuma

İnternet Explorer da giriş sayfası değişmiyor diyenler

İnternet Explorer da acilis sayfanız degistirilemiyormu? ozaman register dan oradaki Homepage deki degeri 1 den 0 yapin.

HKEY_CURRENT_USER \ SOFTWARE \ Policies \ Microsoft \ Internet Explorer \ Control Panel

kolay gelsin.

31 Temmuz 2009 Cuma

30 Temmuz 2009 Perşembe

Microsoft satın alamadığı Yahoo ile Google'a karşı ittifak kurdu

İŞ'TE İNSAN - İş Dünyası ve Yönetim Portalı - Microsoft satın alamadığı Yahoo ile Google'a karşı ittifak kurdu: "Microsoft satın alamadığı Yahoo ile Google'a karşı ittifak kurdu...

Geçtiğimiz yıl Yahoo'yu satın almak için iki kez hamle yapan ancak, 47.5 milyar dolarlık teklifi kabul edilmeyen Microsoft, şirketle reklam anlaşması imzaladı.

30.07.09

ABD'de internet üzerindeki aramalarının yüzde 65'ini tekelinde bulunduran Google ile daha iyi bir rekabet edebilmek için ittifak oluşturan Microsoft ve Yahoo yaptıkları ortak açıklamada 10 yıllık bir süreyi kapsayan anlaşmanın rekabet makamlarının onayına sunulduğunu belirtti.

GELİR ARTACAK
Anlaşmanın, Yahoo'nun yıllık gelirlerini 500 milyon dolar kadar artırması ve sermaye harcamalarında 200 milyon dolar tasarruf sağlaması bekleniyor. Yahoo sayfalarındaki algoritmik ve ödemeli aramalar için sadece Microsoft'un Bing isimli arama motorunun teknolojisini kullanacak. Yahoo ise iki şirket için de yüksek gelir sağlayan arama motoru reklamlarının satışını üstlenecek. İki şirketin bağımsız internet reklam faaliyetleri devam edecek ve ayrı pazarlama ekipleri olacak. Anlaşma, ABD arama motoru piyasasında ikinci ve üçüncü yere sahip olan Yahoo ve Microsoft'u bir araya getirerek, pazar payı yüzde 65 olarak tahmin edilen Google'a karşı daha iyi rekabet edecek konuma getirecek. Microsoft Bing'i arama pazarında Google'dan sonra ikinci motor yapmayı umuyor. Comscore Enstitüsü'ne göre Google, Haziran ayı itibariyle Google ABD'de internet üzerindeki aramaların yüzde 65'ini tekelinde bulundururken, Yahoo yüzde 19.6'sını, Bing ise yüzde 8.4'ünü elinde tutuyordu. Bu anlaşmanın gerçekleşeceği beklentisiyle geçen haftalarda yükselen Yahoo hisseleri, seans öncesi işlemlerde yüzde 7 değer kaybederken Microsoft hisseleri hafif yükseldi.

28 Temmuz 2009 Salı

Avusturalya'ya savaş açan iki Türk!

Eger Dogru ise cok eteresan bir hikaye....

Avusturalya'ya savaş açan iki Türk!

İki Osmanlı askeri... Karahisar diyarından Tarakçıoğlu Mehmet Karadeniz diyarından Menteşoğlu Abdullah... Rivayet odur ki bu iki yiğit savaş çıkınca almışlar silahı ele ve...

"Yıl 1912, İngılızler Hindistan'ı isgal eder, Hindistan kralı Osmanlı'dan yardım ister. Yıllardır savaş içinde olan Osmanlı bu yardımı karşılıksız bırakmamakla birlikte 350 kişilik bir askeri birliği gemiyle Hindistan'a gönderir. 350 kişilik birlikten 20 kadarı hastalıktan yolda şehit olur, kalan 330 Osmanlı askeri Hindistan'a çıkarlar ve İngilizlerle savaşmaya başlarlar. Mühimmat açısından kısıtlı olan Osmanlı askerleri birkaç günlük mücadeleden sonra teknolojik donanıma sahip İngiliz askerleri karşısında yenik düşerler ve 40 kadarı esir alınır diğerleri de savaşta şehit olurlar. Savaş bittikten sonra bu 40 Osmanlı esir askerini, İngilizler gemilerde çalıştırmaya başlarlar. Bir İngiliz gemisi Avustralya'ya geldiğinde, esir iki Osmanlı askeri gemiden bir yolunu bulup kaçarlar.

Bir süre sonra, adı Karadeniz diyarından Menteşoğlu Abdullah olan, baba mesleği dondurmacılığa baslar. Karahisar diyarından Tarakçıoğlu Mehmet de baba mesleği kasaplığa başlar. 1918'de Avustralya Çanakkale'ye asker çıkarır ve bizim iki Osmanlı askeri olayı duyarlar ve hemen buluşurlar, durum değerlendirmesi yaparlar. Biz Osmanlı askeriyiz ve Avustralya'da yaşıyoruz. Avustralya devleti Osmanlı'ya savaş açmış ve bizim ülkemizi işgale gitmiş, bundan dolayı biz de Avustralya devletine savaş açalım derler. Alırlar kağıdı kalemi ve yazarlar: Sayın Avustralya Başkanı Eksalans Hazretleri, Biz iki Osmanlı askeri, ülkenizde bulunuyoruz, duyduk ki devletimiz Osmanlı'ya Avustralya devleti olarak savaş açmış ve Çanakkale'ye asker göndermişsiniz. Bundan dolayı iki Osmanlı askeri olarak biz de Avustralya devletine savaş açmış bulunmaktayız. Bu bir Osmanlı savaş fermanıdır. Ekselansların bilgilerine duyurulur.

Karahisar diyarından Tarakçıoğlu Mehmet Karadeniz diyarından Menteşoğlu Abdullah İki Osmanlı askeri, Sydney'in 250 km uzağında Karlıdağlar denilen bölgede önce virajlarda tren raylarını sökerek 3 tren devirirler ve üçüncü tren de askeri mühimmat bularak silahlanırlar. Aynı bölgede 8 karakol basarlar ve karakollardaki askerlerin tamamını vururlar. Ne olduğunu bir türlü çözemeyen Avustralya devletinin sonunda iki Osmanlı askerinin yazmış olduğu mektup akıllarına gelir ve mektubun atıldığı bölgeye 250 kadar asker gönderirler ve iki Osmanlı askeri araştırılmaya başlanır. Birkaç günlük araştırmadan sonra sıcak çatışma olur ve iki Osmanlı askeri bu Karlıdağlar'da şehit edilir. İki askerin şu an mezarı Sydney' e 250 km uzakta Karlıdağlar'da ve mezarlarında fotoğraf çekmek yasak. Avustralyalılar iki Osmanlı askeriyle savaştık demek zorlarına gittiği için bu askerlerimize (Hindistan asıllı) diyorlar. Oysa Hindistan'da ne Karahisar diyarı, ne de Karadeniz diyarı diye bir bölge var..."

21 Temmuz 2009 Salı

Guzel bir Haftasonu

Merhabalar;

Biraz gec de olsa az biraz aklimdan cikmadan karalayayim istedim.

Gecen hafta sonu cuma aksami baslayan maceramizi az biraz anlatayim.
Cuma aksami guzel bir Gerede yolculugu yaptim.

oo super hava... ne sicak ne soguk... Allah Allah... :)

Ardindan Cumartesi sabah istanbul'dan Bulent Abi (Sözge) geldi. otobandan beni aldi. En buyuk asker bizim asker diye diye Sereflikochisar a gidecegiz.

Bunun adi Ankara Sereflikochisar :) degilmi yahu... biz geldik Ankara'ya bir baktikki tabelada Sereflikochisar'a 120 kusur km diyor...
oyy... :)
Arabada derin bir sessizlik :)

Ama keyifli oldu, sabah 6 da cikilan yol saat 13.30 sularinda tuzgolunun hemen yaninda bulunan bu anadolu ilcesinde bitti.

Osman kardesimiz kiymetli esi ile bizleri bekler... Askere biraz da biz motivasyon saglayabildiysek ne mutlu...

Hem Osman'i, Tugba'yi gormek, hem tuz golunu gormek birde hadi hakkını verelim Muharremin Yerinde o baligi yemek bize gercekten iyi geldi.

Eee her guzel sey biter elbet. Yola dusme vaktidir diyerek ayrildik yanlarindan...
NOT: sakin ha birdaha birisi size Ankara Sereflikochisar derse inanmayin :) pek Ankara degil hatta :) Biraz Konya aslinda birazda Aksaray demek daha iyi olur.. :)

Aksam 8; geldik Gerede'mize, bizimki demezmi ben devam edecegim İST.'a, hayda derken devam etti valla :) ben kaldim...

aksam 12-1 gelmis evine. Ama Bulent Abi mi araba kullanmis, arabami onu biz orayi cok bilmiyoruz. Sag saglim gelmis ya o yeter... :)

Ben Pazar gunune super bir kahvaltiyla uyandim. Gerede'yi bilmeyenlere soyleyelim. Gerede'nin adetlerinden birisi Meshur Yogurtlu pidesidir. TULIP abimizin orada sabahdan pideler yaptirilir tereyagli sabah kahvaltisinda super gider hanii...

ardindan malum Esentepe, mangal, vs... oyyy herkese tavsiye edilir.

Pazar aksam İST.'a donus :(

ee bukadar guzel seyin bir kotu tarafı olacak degilmi?

Adapazarina kadar geldik, bizim arac; ben burayi sevdim daha gitmem diye diretti al sana problem... :)

gecenin bir vaktinde hadi buyrun Adapazarindan İst'a otobusle gelmeye kalkin...

cok zormus cook :) ama Metro Turizm e helal olsun(!) onun Bartin otobusu bizi aldi.
Aldi almasina da 12 lira lik yol parasina demezmi 25 :) pazarlık, cok komik lutfedip adam basi 20 den getirdiler bizi. Geldik ama istanbul Samandira Metro tesislerine, Servis var, servis beni içerenkoy carrefour'un onude indirdi oradan yuru bakalim... benim maceram bitti derken abimler Erenkoy'deki Ethem Efendi uzerindeki tren koprusunden ucmakla mesgulmus :)

sukur biraz ucup servis yoluna konmuslar ve sagsalim evlerine ulasmislar...

iste bizden bukadar yakin zamanda fotolarida ekleyecegim.

sevgiyle kalin :)

10 Temmuz 2009 Cuma

8 Temmuz 2009 Çarşamba

yazilimcinin sinema macerasi

Bir dostumdan (Suleyman Abay) gelen bir yazi kendileri en superinden yazilimcilardan biridir.

paylastigi yazi icin tesekkur ederim.. :)

sevgiler.



Yazdığınız yazılım çalışmamaktadır. Bir tuşa basınca crash etmekte, log falan da üretmemektedir. İki saattir bu hatayla boğuşmaktasınız. “Hayret bir şey. Nasıl bir hata olabilir ki?” diye düşünürken Vista’nın duvar saati gözünüze çarpar. Sinemaya 67 dakika kalmıştır. Yeni kız arkadaşınız tahminen çoktan dolmuşa binmiş, köprüyü geçmek üzeredir. 7 dakika sonra çıkmaya söz verirsiniz.

Sözünüzün üzerinden 23 dakika geçmiştir. Program hala daha çalışmamaktadır. Sinemaya yetişmek artık neredeyse imkansız hale gelmiştir. Tam bu anda ilk 10 dakikanın reklamlara gittiğini hatırlarsınız. Üstelik Çağan Irmak’ın son filmi. Kesin 15 dakika reklam koyarlar. Yeni bir compile için bundan daha iyi vakit olamaz. Tam o sırada kız arkadaşınız arar. Hala daha çıkmadığınıza inanamaz. Baya bir kızar. Hemen çıkacağınıza söz verirsiniz. Taksi çağırırsınız, Kızılkayalar’ın önünde inersiniz. Filmin başlayalı 5 dakika olmuştur. Beyoğlu’nu koşarak geçersiniz. Sinemaya sakin sakin yürüyerek giden bir programcı daha görülmemiştir. Ama maalesef kız arkadaşınız henüz bu gerçeği bilmemekte ve durduk yerde size kızmaktadır. Emek sinemasının önüne gelirsiniz, kız arkadaşınız kötü kötü bakarken, “array index out of bound exception” aldım dersiniz. “Bu ne biçim özür” diye azar işitirken, “o collection’ın içini başka nerde boşaltıyor olabilirim ki acaba” diye düşünmektesiniz.

Yazılım bir tutkudur.

Çevremize verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz.

6 Temmuz 2009 Pazartesi

Çalışmak Eğlenceli Ama Şimdi Eğlencenin Hiç Sırası Değil... :)

Bugun Pazartesi...
bugune bugun bir arkadasimizdan duydugumuz soz ile balayalim istedim.

:)

30 Haziran 2009 Salı

Toplantı İnsanları

Geçenlerde Gezerken rastladigim bir makale
Detayları burada...


Toplanmak, toplantı yapmak iş dünyasının vazgeçilmez unsurlarının başında geliyor. Neden toplantı yapıyoruz diye sorduğumda heman aklıma; projeleri konuşmak için, değerlendirme yapmak için, çalışanların gazını almak için, çalışanları motive etmek için, çalışanlara gözdağı vermek için gibi bir sürü neden geliyor.

Sonuç odaklı olmadığı sürece, toplantılar iş dünyasanın en büyük zaman ve algı kayıplarıdır. Bir de yaşadığınız toplumun kültürel altyapısı, sohbet, muhabbet odaklı ise toplantıda geyiğin tadından yenmez. Toplantı süreci, sonuç odaklı toplantılardan, geyik odaklı toplantılara evrilir.

Toplantıya katılmak önemli bir statü sembolüdür. Toplantı insanları, “toplantım var”, “hayvan gibi yoğunum olm”, “sabahtan beri yerime oturamadım ki, bir fırsatını bulup arayacağım” gibi sitemlerde bulunurken içten içe tatlı bir haz duyarlar. Beyinlerinin içerisinden, “olm sen harbiden yoğun ve önemli bir adamsın, sürekli toplantı halindesin, insanlar senden toplantı alabilmek için uğraşıyorlar, hakimsin kardeşim” nidaları yükselmektedir.

Toplantı insanları, toplantılara belli donanımları olmadan çıkmazlar. Toplantı insanlarının günlük aksesuarlarına baktığımızda;

Moleskine kara kaplı defter, özellikle kara kaplı olması gerekir. Başka renkler “business” değildir, karizmayı düşürür. Defterin sayfaları çizgisiz olmalıdır. Çizgili defter kullanmak, “adam yönetici olmuş hala çizgisiz cetvelsiz doğru düzgün yazamıyor” imajı verebileceğinden genellikle tercih çizgisizden yana olur. Toplantı başlangıcında deftere tarih, toplantı adı ve katılımcıları yazmak profesyonelliği ifade eder.

Mont Blanc veya Cross kalem, toplantı esnasında masaya koyulur sadece çok önemli birkaç satır yazılır. Böylece insanlar, sizin ne kadar zeki olduğunuzu, herşeyi anladığınızı ve özet olarak bir iki cümle yazdığınızı düşünür. Toplantı katılımcılarından kalemi farketmeyenler için kalemin mürekkebine bakılır, açılır içi çıkarılır vs. böylece herkes kalemi tüm özellikleri ile gözlemleyebilmiş olur.

Mont Blanc, Porche, Beymen veya Vakko kartvizitlik, cepten doğrudan kartvizit çıkarmak hiç “business” değildir. Hatta bazı kesimlerde geri kalmışlık olarak adledildiğine dair rivayetler muteliftir. Kartvizit, özenle seçilmiş kartvizitlikten nazikçe çıkarılır, istense de istenmese de her karşılaşılan kişiye verilir. Burada, “ulan ben de bu pozisyonda bu şirket de çalışıyorum, boru değil beni buna göre konumlandır” mesajı verildiğine şahit olunmuştur.

Toplantı masasına dirsekleri koyunca, ceketin arasından itina ile çıkan gömlek kollarında büyük bir ihtişam ile ben buradayım diyen kol düğmeleri, kol düğmesi gerçekten çok “business” bir araçtır. Eğer kol düğmesi takıyorsanız “işinize özen gösteriyorsunuz, yönetici iseniz bu pozisyonu hakediyorsunuz değilseniz kesin yönetici olacaksınız” imajını verir. Kol düğmelerinin fark edilmesi için dirsekler özenle masaya koyulur, ceket sıvanır ve kol düğmeleri katılımcıların gözüne sokulur.

Blackberry ve iphone, özellikle Blackberry çok “business” bir aksesuardır. Bu aksesuarlar toplantı masasının altında etkin kullanılmaları ile ünlüdür. Eğer üst düzey yönetici iseniz toplantı masasının üzerinde de çatır çatır bu cihazlarla oynaşabilirsiniz. Genellikle sıkıcı toplantıların vazgeçilmez can simitleridir. Maillere bakılır, cevaplar yazılır, Facebook‘ta adam pokelenir, Twitter‘a @surada, bilmem ne toplantısındayım yazılır, Friendfeed’te like yapılır, çaktırmadan foto çekilip Flickr‘a upload edilir. Görüldüğü gibi bu araçlar, sıkıcı geçen bir toplantıyı Alice’in harikalar dünyasına dönüştürebilir.



Toplantı süreci, “baba bu konu ile ilgili toplanmamız lazım” diyalogundan sonra toplantı davetiyeleri “Meeting Request” gönderilmesi ile başlar. “Meeting request” göndermek, “meeting reuest” gelince “accept” etmek, hatta artislik yapıp “Tentative” demek veya “meeting request”i “forward” etmek toplantı insanlarının çok hoşlaştığı haraketlerdir.

Toplantıya saatinde gitmek yine hiç “business” değildir. Toplantıya ortalama 10-15 dk geç katılınmalıdır. Girer girmez “daha önce x toplantısındaydım şimdi bitti ancak gelebildim” deyip özür dilenir. Burada “ulan bu adamda ne yoğun sürekli toplantıda çok önemli bir adam, yönetim de önemsiyor” imajı verilir.

Toplantı gündemi daha önceden gönderilmiş olmasına rağmen, “naber abi nasıl gidiyor, şunu ne yaptınız?” diyalogları toplantı süresinin %28′ni oluşturmaktadır.

Toplantı gündeminin üzerinden bir iki madde ilerledikten sonra herkesin kendi bilinçaltındaki gündem su yüzüne çıkmaya başlar ve herkes toplantıyı kendi bilinçaltındaki gündeme göre yönlendirmek ister.Toplantıyı yöneten kişi baskın karakterde ise buna izin vermez, toplantı süresinin%71′inde kendisi konuşur. Toplantıyı yöneten kişi eğer pasif karakterde ise herkes kendi gündemini konuşur, toplantı uzar,uzar uzar… Herhangi bir sonuç çıkmaz.

Toplantıda herhangi bir katılımcı herhangi bir konu hakkında yaptıklarını anlatırken, O katılımcıya laf sokmak çok “business” ve “zeki” havası verir. Katılımcı, laf sokanın seviyesine inmeyip cevap vermeyince “ezik” olarak adledilir.

Toplantı platformlarında etkin performansta dalaşabilmek için katılımcılar toplantı öncesi birbirleri hakkında anlamlı argümanlar oluştururlar, deliller toplarlar. Delil bazlı, rakam bazlı, rapor bazlı laf sokmak sizi amudi olarak yükseltir.

Toplantı esnasında içecekler sorulduğunda kahve içmek (mümkünse filtre kahve veya expresso ) içme çok “business” durur. Toplantı esnasında ortaya konulmuş olan yiyeceklere sürekli dalmak imajı zedeleyebilir. Bunun yerine tabağa hiç dokunmadan “ben böyle şeyleri önemsemem, 3-5 cookie insanı değilim, sağlıklı beslenirim, nefsime hakimim” imajı verilir.

Toplantı notunu kimin tutacağı önemli bir husustur. Konuyu herkes birine delege etmeye çalışır. Ancak başkan konuyu birine delege ettiğinde, ilgili kişi küfür ede ede toplantı notunu tutar ve herkese gönderir. Gönderilen toplantı notlarını okumamak çok “business” ve “cool” bir davranıştır. Nasılsa ilgili arkadaşlar bu toplantı notunu bu kişilere bir şekilde anlatacaklardır?

Toplantı sürecinde usulen herkesin görüşünü sormak çok “profesyonel” bir davranıştır. Ama daha profesyoneli tüm bu görüşleri aldıktan sonra yine kendi görüşünü yaptırmaktır.

Ülkemiz, bir toplantı ülkesi olduğundan iş dünyamızda toplantı odaklı bir iş dünyasıdır. Bizdeki toplantılar genelllikle muhabbet odaklı toplantılardır. Osmanlı’dan günümüze loncalarda, kıraathanelerde, toplanmaya, sohbet etmeye alışkın olan kültürel mirasımız bu alışkanlığını geçmişteki araçların post modern haliyle iş dünyasında toplantı masalarında devam ettiriyor. Bize de aksesuarlarımızı yüklenip toplantıdan toplantıya koşmak kalıyor.

Herkese iyi toplantılar…

23 Haziran 2009 Salı

Microsoft'ta telefon devrimi

Microsoft Türkiye, telefonla klasik iletişimi ortadan kaldırdı. Onun yerine telefonu, faksı ve e-mail'i birleştiren birleşik iletişim (comunicator) sistemine geçti.

Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Microsoft Türkiye Genel Müdürü Çağlayan Arkan, şu bilgileri verdi.

“Eskiden ofis telefonumuz, ev telefonumuz, mobil telefonumuz, faksımız ayrı ayrıydı. Bir de bu iletişim kanallarına kurumsal e-mail adreslerimiz, özel alanda da facebook, hotmail, yahoo gibi yeni adresler eklendi. Şirket olarak vizyonumuz tüm bu kanalları birleştirmek ve tek bir noktada toplamak. İster sabit ister mobil telefondan arayın, ister faks çekin ya da e-mail atın kişiye tek bir kanaldan hemen ulaşmak. Kurumsal anlamda biz bunu başardık. Beni ofisten arayın, Çin’de de olsam, seyahat halinde de olsam telefon bilgisayarımda çalacaktır. Faks da çekseniz, mail de atsanız comunicator sisteminde bu mesajlar bilgisayarıma hemen yansıyacaktır. Bu sistemle kişiler istemeleri halinde her durumda ve her yerde ulaşılabilir olabilecektir. Bizim telefonumuz artık bu bilgisayar. Hem de ücretsiz ve güvenli konuşma fırsatı yaratıyor. Bir örnek vermek gerekirse, ben son işe aldığım genel müdür yardımcısı arkadaşımızı bu sistemle konuşarak, hiç yüz yüze gelmeden işe aldım. Bu sistemle dünyadaki tüm Microsoft çalışanlarıyla konuşabiliyoruz.”

“İLETİŞİM VE SEYAHATTEN 220 MİLYON DOLAR TASARRUF SAĞLADIK”

Arkan, Microsoft Türkiye’nin dünya çapında örnek gösterilecek bir yönetim merkezine 6 ay önce taşındığını, binanın sahip olduğu teknolojik altyapının verimlilik artışı yanı sıra iletişimde de yüksek tasarruf şansı yarattığını belirterek “Bu sistemden sonra iletişim masraflarımız ve seyahat giderlerimiz altı ayda yüzde 50 düştü. Microsoft’un dünya genelinde bu sistemleri kullanarak sağladığı tasarruf ise 220 milyon dolara ulaştı. Bu tasarrufun 90 milyon doları telefon haberleşmesinden, 90 milyon doları seyahat harcamalarından ve 40 milyon doları da zaman tasarrufunun sağladığı verimlilikten geliyor. Her şirket bu modele dönerse iletişim ve seyahat harcamalarında çok ciddi bir tasarruf sağlanacaktır. Krizde fırsat işte bu. Yapacağınız yatırım bu. Bir banka müşterimizin yaptığı araştırmaya göre bu sistemin geriye dönüş oranı yüzde 500. Yani yapılan yatırım, maliyet yönetiminde beş kat bir fayda sağlıyor” diye konuştu.

BİR YIL NASIL GEÇTİ?

Microsoft’un mali yılının 30 Haziran’da sona ereceğini hatırlatan Arkan, geçen bir yıllık dönemi şu sözlerle değerlendirdi:

“Biz bu ay sonuyla mali yılımızı bitiriyoruz. Geçen bir yılda kurumsal müşteriler cephesinde büyümeye devam ettik. Farklı alt segmentlerde değişen oranlarda, yüzde 10-50 arasında büyüdük. Küçük işletmelerde büyüme oranı geçen yıl ile aynı kaldı. PC pazarında ise Türkiye’de geçen yıl toplam 3.6 milyon PC satıldı, bu yıl bu rakamın yüzde 25 düşüşle 2.6 milyon adete düşeceği hesaplanıyor.

Sektörün hedef tahmini bu yıl için 4.3 milyon PC’nin satılacağı yönündeydi. Microsoft’un PC pazarındaki işleri de, doğal olarak pazardaki küçülme oranında oldu. Küçülen pazarda rakamları büyütmek, ciroları arttırmak kolay değil. Fakat biz böyle dönemlerde firmalara pazar payına yoğunlaşmalarını ve rekabetle yeni pazar payı almaya odaklanmalarını tavsiye ediyoruz. O yüzden biz de Microsoft olarak küçülen pazardan pazar payımızı büyüterek çıktık. Önemsediğimiz, stratejik ve kritik alanlarda pazar payı olarak tamamen başarılı bir yıl geçirdik”

Microsoft MY Phone

My Phone, cep telefonunuzla web arasında bilgileri eşitleyerek aşağıdakileri yapmanızı sağlar:

* Telefonunuzdaki bilgileri parola korumalı bir web sitesine yedekleme ve siteden geri yükleme
* Web hesabınızdan kişilerinize ve randevularınıza erişme ve bunları güncelleştirme
* Telefonunuzdaki fotoğrafları ailenizle ve arkadaşlarınızla paylaşma

Denemek için Tıklayin...

29 Mayıs 2009 Cuma

Bir Üst sınıfa geçme isteği!

Bir gün Ali, öğretmeni Ayşe Hanıma giderek dersten sonra kendisiyle görüşmek istediğini söyledi. Öğretmen kabul etti ve sordu:
-Sorun nedir Ali?
- Ben bu sınıfın düzeyine göre fazla zekiyim. Bir üst sınıfa geçmek istiyorum.
İstek konusunda bilgi verilen Müdür Ali'ye bunun için bir testten geçmeyi isteyip istemediğini sordu.
Ali tereddütsüz kabul etti ve test başladı.
-Söyle bakalım Ali: 3X4
-Oniki
-Peki 6X6
-Otuzaltı Müdür bey
-Japonya'nın başkenti
-Tokyo
Ve test bir saat sürdü, Ali hiç hata yapmadı. Test sonunda Ali'nin öğretmeni de soru sormak istedi. Ali ve Müdür bu isteği kabul ettiler.
Öğretmen sorulara başladı:
-İneklerde dört tane, ben de iki tane olan nedir?
-Bacaklar öğretmenim!
-Doğru! Peki; senin pantalonunun içinde olup, benim pantalonumun içinde olmayan nedir?
Müdür bu soruya çok şaşırır.
- Cepler öğretmenim.
-Kadınların tüylerinin en kıvırcık olduğu yer neresidir.
Velet tereddütsüz yanıt verdi:
-Afrika'dır öğretmenim.
-Yumuşak olup, kadınların ellerinde sertleşen nedir?
Müdür gözleri faltaşı gibi açılmış tam konuşacakken Ali yanıtladı:
-Tırnak cilası.
-Peki. Bekar bir kadına göre evli kadında daha geniş olan nedir?
Müdür kulaklarına inanamıyordu.
-Yatak öğretmenim.
-Kadın vücudunda en nemli organ hangisidir?
-Dil öğretmenim.
Nefes nefese kalan Müdür test'i bitirmeye karar verdi ve:
- Değil bir üst sınıfa, ben bunu doğrudan Üniversiteye göndereceğim. Çünkü ben bütün sorulara yanlış cevap verdim!


KISSADAN HİSSE:

İnsanların ahlakları yaşlandıkca bozulur!

27 Mayıs 2009 Çarşamba

Evaluate the Windows 7 Release Candidate

Explore how you can build applications on a solid foundation, enable rich software experiences, and integrate the best of Windows and Web services. Windows 7 is designed to serve your development needs and address everyday challenges to accelerate software development while providing a better overall experience for you and your customers.

http://msdn.microsoft.com/tr-tr/evalcenter/dd353271(en-us).aspx

Visual Studio 2010 and .NET Framework 4 Beta 1

News and Notes from Developer Evangelist Rob Bagby
Chocolaty Goodness - Download Visual Studio 2010 and .NET Framework 4 Beta 1

Greetings,

Have you gotten your chocolaty fingers on Visual Studio 2010 Beta 1 yet? It was made available to MSDN subscribers through MSDN Subscriber Downloads as of May 18th and to everyone else on May 20th on Microsoft downloads. .NET Framework 4 Beta 1 is a big part of this beta. Download it and check out the changes to WF, WCF, the dynamic capabilities of C# and Visual Basic .NET, as well as the massive changes to VS 2010...

http://msdn.microsoft.com/en-us/flash/dd839691.aspx

16 Şubat 2009 Pazartesi

Save on Microsoft E-Learning with Second Shot Registration (Worldwide)

The Second Shot offer provides you with a free retake on your certification exam if you don't pass the first time. Until June 30, 2009, as a part of Second Shot, we are offering a Career Assist Package. If you register for Second Shot, you're eligible to receive a Microsoft E-Learning collection for US$35 (usually priced up to US$349). That's a savings of up to 90 percent. But take advantage of this offer now--after you activate a discounted Microsoft E-Learning collection, it will be available for only 90 days.

11 Şubat 2009 Çarşamba

FARKINDA OLMALI İNSAN...

Farkında Olmalı İnsan...
Kendisinin, Hayatın Olayların, Gidişatın Farkında Olmalı.
Farkı Fark Etmeli, Fark Ettiğini De Fark Ettirmemeli Bazen...
Bir Damlacık Sudan Nasıl Yaratıldığını
Fark Etmeli.
Anne Karnına Sığarken Dünyaya Neden Sığmadığını
Ve En Sonunda Bir Metre Karelik Yere Nasıl Sığmak Zorunda Kalacağını
Fark Etmeli.
Şu Çok Geniş Görünen Dünyanın, Ahirete Nispetle Anne Karnı Gibi Olduğunu
Fark Etmeli.
Henüz Bebekken 'Dünya Benim!' Dercesine Avuçlarının Sımsıkı Kapalı
Olduğunu, Ölürken De Aynı Avuçların 'Her Şeyi Bırakıp Gidiyorum
İşte!' Dercesine Apaçık Kaldığını
Fark Etmeli.
Ve Kefenin Cebinin Bulunmadığını Fark Etmeli.
Baskın Yeteneğini
Fark Etmeli Sonra.
Azraillin Her An Sürpriz Yapabileceğini,
Nasıl Yaşarsa Öyle Öleceğini
Fark Etmeli İnsan
Ve Ölmeden E vvel Ölebilmeli.
Hayvanların Yolda Kaldırımda Çöplükte
Ama Kendisinin Güzel Hazırlanmış Mükellef Bir Sofrada Yemek Yediğini
Fark Etmeli.
Eşref-i Mahlûkat (Yaratılmışların En Güzeli) Olduğunu
Fark Etmeli.
Ve Ona Göre Yaşamalı.
Gülün Hemen Dibindeki Dikeni Dikenin Hemen Yanı Başındaki Gülü
Fark Etmeli.
Evinde 4 Kedi 2 Köpek Beslediği Halde
Çocuk Sahibi Olmaktan Korkmanın Mantıksızlığını
Fark Etmeli.
Eşine 'Seni Çok Seviyorum!' Demenin Mutluluk Yolundaki Müthiş Gücünü
Fark Etmeli.
Dolabında Asılı 25 Gömleğinin Sadece Üçünü Giydiğini Ama Arka
Sokaktaki Komşusunun O Beğenilmeyen Gömleklere Muhtaç Olduğunu
Fark Etmeli.
Zenginliğin Ve Bereketin Sofradayken Önünde Biriken Ekmek
Kırıntılarını Yemekte Gizlendiğini
Fark Etmeli.
FARK ETMELİ.
Ömür Dediğin Üç Gündür,
Dün Geldi Geçti Yarın Meçhuldür,
O Halde Ömür Dediğin Bir Gündür,O Da Bugündür.

CAN YÜCEL
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...