31 Temmuz 2009 Cuma

30 Temmuz 2009 Perşembe

Microsoft satın alamadığı Yahoo ile Google'a karşı ittifak kurdu

İŞ'TE İNSAN - İş Dünyası ve Yönetim Portalı - Microsoft satın alamadığı Yahoo ile Google'a karşı ittifak kurdu: "Microsoft satın alamadığı Yahoo ile Google'a karşı ittifak kurdu...

Geçtiğimiz yıl Yahoo'yu satın almak için iki kez hamle yapan ancak, 47.5 milyar dolarlık teklifi kabul edilmeyen Microsoft, şirketle reklam anlaşması imzaladı.

30.07.09

ABD'de internet üzerindeki aramalarının yüzde 65'ini tekelinde bulunduran Google ile daha iyi bir rekabet edebilmek için ittifak oluşturan Microsoft ve Yahoo yaptıkları ortak açıklamada 10 yıllık bir süreyi kapsayan anlaşmanın rekabet makamlarının onayına sunulduğunu belirtti.

GELİR ARTACAK
Anlaşmanın, Yahoo'nun yıllık gelirlerini 500 milyon dolar kadar artırması ve sermaye harcamalarında 200 milyon dolar tasarruf sağlaması bekleniyor. Yahoo sayfalarındaki algoritmik ve ödemeli aramalar için sadece Microsoft'un Bing isimli arama motorunun teknolojisini kullanacak. Yahoo ise iki şirket için de yüksek gelir sağlayan arama motoru reklamlarının satışını üstlenecek. İki şirketin bağımsız internet reklam faaliyetleri devam edecek ve ayrı pazarlama ekipleri olacak. Anlaşma, ABD arama motoru piyasasında ikinci ve üçüncü yere sahip olan Yahoo ve Microsoft'u bir araya getirerek, pazar payı yüzde 65 olarak tahmin edilen Google'a karşı daha iyi rekabet edecek konuma getirecek. Microsoft Bing'i arama pazarında Google'dan sonra ikinci motor yapmayı umuyor. Comscore Enstitüsü'ne göre Google, Haziran ayı itibariyle Google ABD'de internet üzerindeki aramaların yüzde 65'ini tekelinde bulundururken, Yahoo yüzde 19.6'sını, Bing ise yüzde 8.4'ünü elinde tutuyordu. Bu anlaşmanın gerçekleşeceği beklentisiyle geçen haftalarda yükselen Yahoo hisseleri, seans öncesi işlemlerde yüzde 7 değer kaybederken Microsoft hisseleri hafif yükseldi.

28 Temmuz 2009 Salı

Avusturalya'ya savaş açan iki Türk!

Eger Dogru ise cok eteresan bir hikaye....

Avusturalya'ya savaş açan iki Türk!

İki Osmanlı askeri... Karahisar diyarından Tarakçıoğlu Mehmet Karadeniz diyarından Menteşoğlu Abdullah... Rivayet odur ki bu iki yiğit savaş çıkınca almışlar silahı ele ve...

"Yıl 1912, İngılızler Hindistan'ı isgal eder, Hindistan kralı Osmanlı'dan yardım ister. Yıllardır savaş içinde olan Osmanlı bu yardımı karşılıksız bırakmamakla birlikte 350 kişilik bir askeri birliği gemiyle Hindistan'a gönderir. 350 kişilik birlikten 20 kadarı hastalıktan yolda şehit olur, kalan 330 Osmanlı askeri Hindistan'a çıkarlar ve İngilizlerle savaşmaya başlarlar. Mühimmat açısından kısıtlı olan Osmanlı askerleri birkaç günlük mücadeleden sonra teknolojik donanıma sahip İngiliz askerleri karşısında yenik düşerler ve 40 kadarı esir alınır diğerleri de savaşta şehit olurlar. Savaş bittikten sonra bu 40 Osmanlı esir askerini, İngilizler gemilerde çalıştırmaya başlarlar. Bir İngiliz gemisi Avustralya'ya geldiğinde, esir iki Osmanlı askeri gemiden bir yolunu bulup kaçarlar.

Bir süre sonra, adı Karadeniz diyarından Menteşoğlu Abdullah olan, baba mesleği dondurmacılığa baslar. Karahisar diyarından Tarakçıoğlu Mehmet de baba mesleği kasaplığa başlar. 1918'de Avustralya Çanakkale'ye asker çıkarır ve bizim iki Osmanlı askeri olayı duyarlar ve hemen buluşurlar, durum değerlendirmesi yaparlar. Biz Osmanlı askeriyiz ve Avustralya'da yaşıyoruz. Avustralya devleti Osmanlı'ya savaş açmış ve bizim ülkemizi işgale gitmiş, bundan dolayı biz de Avustralya devletine savaş açalım derler. Alırlar kağıdı kalemi ve yazarlar: Sayın Avustralya Başkanı Eksalans Hazretleri, Biz iki Osmanlı askeri, ülkenizde bulunuyoruz, duyduk ki devletimiz Osmanlı'ya Avustralya devleti olarak savaş açmış ve Çanakkale'ye asker göndermişsiniz. Bundan dolayı iki Osmanlı askeri olarak biz de Avustralya devletine savaş açmış bulunmaktayız. Bu bir Osmanlı savaş fermanıdır. Ekselansların bilgilerine duyurulur.

Karahisar diyarından Tarakçıoğlu Mehmet Karadeniz diyarından Menteşoğlu Abdullah İki Osmanlı askeri, Sydney'in 250 km uzağında Karlıdağlar denilen bölgede önce virajlarda tren raylarını sökerek 3 tren devirirler ve üçüncü tren de askeri mühimmat bularak silahlanırlar. Aynı bölgede 8 karakol basarlar ve karakollardaki askerlerin tamamını vururlar. Ne olduğunu bir türlü çözemeyen Avustralya devletinin sonunda iki Osmanlı askerinin yazmış olduğu mektup akıllarına gelir ve mektubun atıldığı bölgeye 250 kadar asker gönderirler ve iki Osmanlı askeri araştırılmaya başlanır. Birkaç günlük araştırmadan sonra sıcak çatışma olur ve iki Osmanlı askeri bu Karlıdağlar'da şehit edilir. İki askerin şu an mezarı Sydney' e 250 km uzakta Karlıdağlar'da ve mezarlarında fotoğraf çekmek yasak. Avustralyalılar iki Osmanlı askeriyle savaştık demek zorlarına gittiği için bu askerlerimize (Hindistan asıllı) diyorlar. Oysa Hindistan'da ne Karahisar diyarı, ne de Karadeniz diyarı diye bir bölge var..."

21 Temmuz 2009 Salı

Guzel bir Haftasonu

Merhabalar;

Biraz gec de olsa az biraz aklimdan cikmadan karalayayim istedim.

Gecen hafta sonu cuma aksami baslayan maceramizi az biraz anlatayim.
Cuma aksami guzel bir Gerede yolculugu yaptim.

oo super hava... ne sicak ne soguk... Allah Allah... :)

Ardindan Cumartesi sabah istanbul'dan Bulent Abi (Sözge) geldi. otobandan beni aldi. En buyuk asker bizim asker diye diye Sereflikochisar a gidecegiz.

Bunun adi Ankara Sereflikochisar :) degilmi yahu... biz geldik Ankara'ya bir baktikki tabelada Sereflikochisar'a 120 kusur km diyor...
oyy... :)
Arabada derin bir sessizlik :)

Ama keyifli oldu, sabah 6 da cikilan yol saat 13.30 sularinda tuzgolunun hemen yaninda bulunan bu anadolu ilcesinde bitti.

Osman kardesimiz kiymetli esi ile bizleri bekler... Askere biraz da biz motivasyon saglayabildiysek ne mutlu...

Hem Osman'i, Tugba'yi gormek, hem tuz golunu gormek birde hadi hakkını verelim Muharremin Yerinde o baligi yemek bize gercekten iyi geldi.

Eee her guzel sey biter elbet. Yola dusme vaktidir diyerek ayrildik yanlarindan...
NOT: sakin ha birdaha birisi size Ankara Sereflikochisar derse inanmayin :) pek Ankara degil hatta :) Biraz Konya aslinda birazda Aksaray demek daha iyi olur.. :)

Aksam 8; geldik Gerede'mize, bizimki demezmi ben devam edecegim İST.'a, hayda derken devam etti valla :) ben kaldim...

aksam 12-1 gelmis evine. Ama Bulent Abi mi araba kullanmis, arabami onu biz orayi cok bilmiyoruz. Sag saglim gelmis ya o yeter... :)

Ben Pazar gunune super bir kahvaltiyla uyandim. Gerede'yi bilmeyenlere soyleyelim. Gerede'nin adetlerinden birisi Meshur Yogurtlu pidesidir. TULIP abimizin orada sabahdan pideler yaptirilir tereyagli sabah kahvaltisinda super gider hanii...

ardindan malum Esentepe, mangal, vs... oyyy herkese tavsiye edilir.

Pazar aksam İST.'a donus :(

ee bukadar guzel seyin bir kotu tarafı olacak degilmi?

Adapazarina kadar geldik, bizim arac; ben burayi sevdim daha gitmem diye diretti al sana problem... :)

gecenin bir vaktinde hadi buyrun Adapazarindan İst'a otobusle gelmeye kalkin...

cok zormus cook :) ama Metro Turizm e helal olsun(!) onun Bartin otobusu bizi aldi.
Aldi almasina da 12 lira lik yol parasina demezmi 25 :) pazarlık, cok komik lutfedip adam basi 20 den getirdiler bizi. Geldik ama istanbul Samandira Metro tesislerine, Servis var, servis beni içerenkoy carrefour'un onude indirdi oradan yuru bakalim... benim maceram bitti derken abimler Erenkoy'deki Ethem Efendi uzerindeki tren koprusunden ucmakla mesgulmus :)

sukur biraz ucup servis yoluna konmuslar ve sagsalim evlerine ulasmislar...

iste bizden bukadar yakin zamanda fotolarida ekleyecegim.

sevgiyle kalin :)

10 Temmuz 2009 Cuma

8 Temmuz 2009 Çarşamba

yazilimcinin sinema macerasi

Bir dostumdan (Suleyman Abay) gelen bir yazi kendileri en superinden yazilimcilardan biridir.

paylastigi yazi icin tesekkur ederim.. :)

sevgiler.



Yazdığınız yazılım çalışmamaktadır. Bir tuşa basınca crash etmekte, log falan da üretmemektedir. İki saattir bu hatayla boğuşmaktasınız. “Hayret bir şey. Nasıl bir hata olabilir ki?” diye düşünürken Vista’nın duvar saati gözünüze çarpar. Sinemaya 67 dakika kalmıştır. Yeni kız arkadaşınız tahminen çoktan dolmuşa binmiş, köprüyü geçmek üzeredir. 7 dakika sonra çıkmaya söz verirsiniz.

Sözünüzün üzerinden 23 dakika geçmiştir. Program hala daha çalışmamaktadır. Sinemaya yetişmek artık neredeyse imkansız hale gelmiştir. Tam bu anda ilk 10 dakikanın reklamlara gittiğini hatırlarsınız. Üstelik Çağan Irmak’ın son filmi. Kesin 15 dakika reklam koyarlar. Yeni bir compile için bundan daha iyi vakit olamaz. Tam o sırada kız arkadaşınız arar. Hala daha çıkmadığınıza inanamaz. Baya bir kızar. Hemen çıkacağınıza söz verirsiniz. Taksi çağırırsınız, Kızılkayalar’ın önünde inersiniz. Filmin başlayalı 5 dakika olmuştur. Beyoğlu’nu koşarak geçersiniz. Sinemaya sakin sakin yürüyerek giden bir programcı daha görülmemiştir. Ama maalesef kız arkadaşınız henüz bu gerçeği bilmemekte ve durduk yerde size kızmaktadır. Emek sinemasının önüne gelirsiniz, kız arkadaşınız kötü kötü bakarken, “array index out of bound exception” aldım dersiniz. “Bu ne biçim özür” diye azar işitirken, “o collection’ın içini başka nerde boşaltıyor olabilirim ki acaba” diye düşünmektesiniz.

Yazılım bir tutkudur.

Çevremize verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz.

6 Temmuz 2009 Pazartesi

Çalışmak Eğlenceli Ama Şimdi Eğlencenin Hiç Sırası Değil... :)

Bugun Pazartesi...
bugune bugun bir arkadasimizdan duydugumuz soz ile balayalim istedim.

:)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...