komik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
komik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
4 Temmuz 2011 Pazartesi
7 Şubat 2011 Pazartesi
IT'cinin Dogum Gunu Boyle Kutlanır-mış :))
Atıl Kardesim Osman Kardeşimin Doğum gunu boyle kutlamış... :))
Hayatın bir SQL Clusterı kadar geniş ve yaygın;
Analys Services kadar yardımcı,
Reporting Services kadar kolay,
BI çözümleri kadar mutluluk verici,
Oracle BI kadar yabancı ve Microsoft Windows Server 2008 R2 kadar sıcak olsun.
Nice üniversitelerde milletin beyin hücrelerini gıdıklayan seminerler vermen, ülkenin en hayvan BI projelerinin altına imzanı atman ve kurduğun SQL ların ülkedeki maksimum uptime a ulaşması dileklerimle.
Doğum günün kutlu olsun Osmancım.
Hayatın bir SQL Clusterı kadar geniş ve yaygın;
Analys Services kadar yardımcı,
Reporting Services kadar kolay,
BI çözümleri kadar mutluluk verici,
Oracle BI kadar yabancı ve Microsoft Windows Server 2008 R2 kadar sıcak olsun.
Nice üniversitelerde milletin beyin hücrelerini gıdıklayan seminerler vermen, ülkenin en hayvan BI projelerinin altına imzanı atman ve kurduğun SQL ların ülkedeki maksimum uptime a ulaşması dileklerimle.
Doğum günün kutlu olsun Osmancım.
12 Kasım 2010 Cuma
20 Mayıs 2010 Perşembe
Abiye Kuzu'dan Seçmeler :S
Bir arkadasim göndermiş :S
Adale Mülkün temelidir
İstemek başarmanın karısıdır
Ne Demiş Atalarımız? Temizlik İran’dan gelir
Ağaç yaşken emilir
Hayatımı yazsam orman olur
Erkeğin midesine giden yol kalbinin yakınından geçer
Yalancının mumu yansıyana kadar yanar
Ne Demiş Atalarımız? Temizlik İran’dan gelir
Moda, insanın üstüne yapışanı giymesidir
Piyasadaki vurgunluk emişen ülkelerin hisse senetlerini feci vurdu dibe fırlattı
En bozuk saat bile günde iki kez yanılabilir
Kitabı En iyi şekilde emmeliyiz
Komşu komşunun gülüne muhtaçtır
Kitap insanın en iyi tostudur
Söz Sükütse Gümüş Altındır
Az önce gıravata kravat dedin de Ay ben bu yanlış söylemlere çok gülüyorum ya
Oğlum Dede Efendi mi o? Gerçekten ne kadan da Efendiymiş
Ekspresko Sıcak İçilir Lütfen
Mikro Dalgalı Fırın
Adale Mülkün temelidir
İstemek başarmanın karısıdır
Ne Demiş Atalarımız? Temizlik İran’dan gelir
Ağaç yaşken emilir
Hayatımı yazsam orman olur
Erkeğin midesine giden yol kalbinin yakınından geçer
Yalancının mumu yansıyana kadar yanar
Ne Demiş Atalarımız? Temizlik İran’dan gelir
Moda, insanın üstüne yapışanı giymesidir
Piyasadaki vurgunluk emişen ülkelerin hisse senetlerini feci vurdu dibe fırlattı
En bozuk saat bile günde iki kez yanılabilir
Kitabı En iyi şekilde emmeliyiz
Komşu komşunun gülüne muhtaçtır
Kitap insanın en iyi tostudur
Söz Sükütse Gümüş Altındır
Az önce gıravata kravat dedin de Ay ben bu yanlış söylemlere çok gülüyorum ya
Oğlum Dede Efendi mi o? Gerçekten ne kadan da Efendiymiş
Ekspresko Sıcak İçilir Lütfen
Mikro Dalgalı Fırın
30 Nisan 2010 Cuma
19 Şubat 2010 Cuma
Mal Beyani :))
1-Avşa adasında üç daire, dört üçgen, beş dikdörtgen
2-Gökyüzünde bi bulut
3-Bitlis'te beş minare
4-Biri yazlık, biri kışlık iki platonik sevgili
5-Büro mobilyası ve çelik kapı üreten bir fabrikanın öğle üzeri yaslanıp sigara içilen beyaz duvarı
6-Islıkla da çalınabilen dört anonim türkü
7-Palandökende bir palan, iki döken
8-Kastamonu'da üç kasto
9-Üç fay hattı
10-Bir çarşamba, iki perşembe, üç cuma
11-Dünyada mekan
12-Ahirette iman
13-Denizde kum
14-Uzayda yerçekimsizlik
15-Bi çuval gazoz kapaği
16-Bi kibrit kutusu sigara izmariti
17-On sekiz saç biti
18-Biri ingilizce 6 adet küfür
19-Yirmi tane boş naylon poşet
20-Sevenlerin kalbinde kurulmus bir taht
21-Bi sürü saç sakal, kıl, tüy, yün
22-Üç ayrı parkta üç ayrı belediyeye ait üç ayrı banka reklamlı bank
23-Bi ayakkabı çekeceği
24-İki büyük taş kütlesi
25-Bir adet ağaç gölgesi
26-Üç kuş kanadı sesi
27-Bi sürü kedi köpek
28-Bi marmara denizi
29-Camına yaslanıp seyredilen iki piliç çevirmeci
30-Her akşam karıştırılan dört çöp bidonu
31-Çalıp çalıp kaçılan beş melodili apartman zili
32-Nakit 15 kuruş
33-Anne babadan kalma yarısı yaşanmış bi ömür..
Facebook da bir arkadasimin duvarinda gordum... Canan Tesekkur ederim :)
2-Gökyüzünde bi bulut
3-Bitlis'te beş minare
4-Biri yazlık, biri kışlık iki platonik sevgili
5-Büro mobilyası ve çelik kapı üreten bir fabrikanın öğle üzeri yaslanıp sigara içilen beyaz duvarı
6-Islıkla da çalınabilen dört anonim türkü
7-Palandökende bir palan, iki döken
8-Kastamonu'da üç kasto
9-Üç fay hattı
10-Bir çarşamba, iki perşembe, üç cuma
11-Dünyada mekan
12-Ahirette iman
13-Denizde kum
14-Uzayda yerçekimsizlik
15-Bi çuval gazoz kapaği
16-Bi kibrit kutusu sigara izmariti
17-On sekiz saç biti
18-Biri ingilizce 6 adet küfür
19-Yirmi tane boş naylon poşet
20-Sevenlerin kalbinde kurulmus bir taht
21-Bi sürü saç sakal, kıl, tüy, yün
22-Üç ayrı parkta üç ayrı belediyeye ait üç ayrı banka reklamlı bank
23-Bi ayakkabı çekeceği
24-İki büyük taş kütlesi
25-Bir adet ağaç gölgesi
26-Üç kuş kanadı sesi
27-Bi sürü kedi köpek
28-Bi marmara denizi
29-Camına yaslanıp seyredilen iki piliç çevirmeci
30-Her akşam karıştırılan dört çöp bidonu
31-Çalıp çalıp kaçılan beş melodili apartman zili
32-Nakit 15 kuruş
33-Anne babadan kalma yarısı yaşanmış bi ömür..
Facebook da bir arkadasimin duvarinda gordum... Canan Tesekkur ederim :)
9 Şubat 2010 Salı
IT'cinin Komik Ruyası :))) (Gerçektir)
Bir IT ci arkadasim ruyasini bir baska arkadasima gondermis, arkadasim da bana okudu, enson gulmekten karın agrisi cekerken dedim sizinlede paylasayim. :)))
Ahh memleketimin IT'cileri neler cektik yahuu....
Ruya:
komik bi ruya gordum anlatmam lazim
bizim eski tükkan zamanlari, biz hatta yeni kurmusuz sirketi
mehmet, ahmet, ayse, herkes var
boyle eski tükkan mekani gibi ama sanki daha buyuk
bi de yeri nisantasinda mi tesvikiyede mi ne oyle bi yerde
neyse bu arada sene 1990 mi ne
internet filan yok yani
musteriler geliyo gorusmeye
ben anlatiorum iste web siteleri yapicaz boyle boyle diye
adamlar algilamiyolar
ben de gidiyorum mutfaktan kesme tahtasi ve bi havuc bi kabak aliyorum
bu havuclari kabaklari dikdortgen dikdortgen keserek iste bannerlar, buttonlar filan yapiorum
kesme tahtasina da diziyorum
iste buna tiklarsan boyle olcak, yukardaki sey banner bilmemne anlatiyorum
sen utaniyosun diosun ki kesme tahtasiyla kabakla olcak sey mi
kagittan keser kartona yapistirir gosterirdik
aman diorum nolcak zaten bu teknoloji henuz gelmedi, yapamayiz :))
adamlar dio ki yok onemli degil anladik ne oldugunu web sitesinin, istioruz biz bundan
kaca olur diolar
biz dioruz ki sayfasi 50 dolar
eh iyi diolar
ama dioruz, aylik 2500 pound hosting var ustune :)))
hahahaha
adamlar cuuuussssss kazikcilar diyip basip gidiolar
ben arkalarindan bagiriorum 5-6 yil sonra ucuzlar diye
s... lan diolar kufur edip gidiolar
hahahahhahahah
bi uyandim, nasi guluyorum sabahin 5inde
sonra hemen not aldim unutmiyim diye
Ahh memleketimin IT'cileri neler cektik yahuu....
Ruya:
komik bi ruya gordum anlatmam lazim
bizim eski tükkan zamanlari, biz hatta yeni kurmusuz sirketi
mehmet, ahmet, ayse, herkes var
boyle eski tükkan mekani gibi ama sanki daha buyuk
bi de yeri nisantasinda mi tesvikiyede mi ne oyle bi yerde
neyse bu arada sene 1990 mi ne
internet filan yok yani
musteriler geliyo gorusmeye
ben anlatiorum iste web siteleri yapicaz boyle boyle diye
adamlar algilamiyolar
ben de gidiyorum mutfaktan kesme tahtasi ve bi havuc bi kabak aliyorum
bu havuclari kabaklari dikdortgen dikdortgen keserek iste bannerlar, buttonlar filan yapiorum
kesme tahtasina da diziyorum
iste buna tiklarsan boyle olcak, yukardaki sey banner bilmemne anlatiyorum
sen utaniyosun diosun ki kesme tahtasiyla kabakla olcak sey mi
kagittan keser kartona yapistirir gosterirdik
aman diorum nolcak zaten bu teknoloji henuz gelmedi, yapamayiz :))
adamlar dio ki yok onemli degil anladik ne oldugunu web sitesinin, istioruz biz bundan
kaca olur diolar
biz dioruz ki sayfasi 50 dolar
eh iyi diolar
ama dioruz, aylik 2500 pound hosting var ustune :)))
hahahaha
adamlar cuuuussssss kazikcilar diyip basip gidiolar
ben arkalarindan bagiriorum 5-6 yil sonra ucuzlar diye
s... lan diolar kufur edip gidiolar
hahahahhahahah
bi uyandim, nasi guluyorum sabahin 5inde
sonra hemen not aldim unutmiyim diye
7 Şubat 2010 Pazar
Komikmiş :) Özel Tanımlı Fonksiyon
Çemberin Merkezine Oturmuşum Ama
Çevre Açısı Şiddetinde Hasretim
Senden Öte Bütün Aşkları Teğet Geçiyor.
Gözyaşlarım Havuz Dolduruyor,
Musluktab Akan Suya İnat
Reel Sayılar Dans Ediyor.
Sevdam ve İfade Gücüm Ters Orantı,
Sana Ait Herşeyi Ruhumda Topladım
Sensizliği Senden Çıkardım
Mutlak Değer Sahi Sen Olmayınca Negatif.
Gözlerine Bakınca Yüreğim Devirli Sayıyor,
Ne Limit, Ne Türev ne de İntegral
Sen Benim Özel Tanımlı Fonksiyonumsun..
Aydoğan Arı
Matematik okumuş Psikolog nasil olur. Aydoğan Bey buna net bir örnek oldu. Kendisinin yazdiği şiir ise yukarida, gelin gerisini siz hesaplayın :))
Çevre Açısı Şiddetinde Hasretim
Senden Öte Bütün Aşkları Teğet Geçiyor.
Gözyaşlarım Havuz Dolduruyor,
Musluktab Akan Suya İnat
Reel Sayılar Dans Ediyor.
Sevdam ve İfade Gücüm Ters Orantı,
Sana Ait Herşeyi Ruhumda Topladım
Sensizliği Senden Çıkardım
Mutlak Değer Sahi Sen Olmayınca Negatif.
Gözlerine Bakınca Yüreğim Devirli Sayıyor,
Ne Limit, Ne Türev ne de İntegral
Sen Benim Özel Tanımlı Fonksiyonumsun..
Aydoğan Arı
Matematik okumuş Psikolog nasil olur. Aydoğan Bey buna net bir örnek oldu. Kendisinin yazdiği şiir ise yukarida, gelin gerisini siz hesaplayın :))
8 Temmuz 2009 Çarşamba
yazilimcinin sinema macerasi
Bir dostumdan (Suleyman Abay) gelen bir yazi kendileri en superinden yazilimcilardan biridir.
paylastigi yazi icin tesekkur ederim.. :)
sevgiler.
Yazdığınız yazılım çalışmamaktadır. Bir tuşa basınca crash etmekte, log falan da üretmemektedir. İki saattir bu hatayla boğuşmaktasınız. “Hayret bir şey. Nasıl bir hata olabilir ki?” diye düşünürken Vista’nın duvar saati gözünüze çarpar. Sinemaya 67 dakika kalmıştır. Yeni kız arkadaşınız tahminen çoktan dolmuşa binmiş, köprüyü geçmek üzeredir. 7 dakika sonra çıkmaya söz verirsiniz.
Sözünüzün üzerinden 23 dakika geçmiştir. Program hala daha çalışmamaktadır. Sinemaya yetişmek artık neredeyse imkansız hale gelmiştir. Tam bu anda ilk 10 dakikanın reklamlara gittiğini hatırlarsınız. Üstelik Çağan Irmak’ın son filmi. Kesin 15 dakika reklam koyarlar. Yeni bir compile için bundan daha iyi vakit olamaz. Tam o sırada kız arkadaşınız arar. Hala daha çıkmadığınıza inanamaz. Baya bir kızar. Hemen çıkacağınıza söz verirsiniz. Taksi çağırırsınız, Kızılkayalar’ın önünde inersiniz. Filmin başlayalı 5 dakika olmuştur. Beyoğlu’nu koşarak geçersiniz. Sinemaya sakin sakin yürüyerek giden bir programcı daha görülmemiştir. Ama maalesef kız arkadaşınız henüz bu gerçeği bilmemekte ve durduk yerde size kızmaktadır. Emek sinemasının önüne gelirsiniz, kız arkadaşınız kötü kötü bakarken, “array index out of bound exception” aldım dersiniz. “Bu ne biçim özür” diye azar işitirken, “o collection’ın içini başka nerde boşaltıyor olabilirim ki acaba” diye düşünmektesiniz.
Yazılım bir tutkudur.
Çevremize verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz.
paylastigi yazi icin tesekkur ederim.. :)
sevgiler.
Yazdığınız yazılım çalışmamaktadır. Bir tuşa basınca crash etmekte, log falan da üretmemektedir. İki saattir bu hatayla boğuşmaktasınız. “Hayret bir şey. Nasıl bir hata olabilir ki?” diye düşünürken Vista’nın duvar saati gözünüze çarpar. Sinemaya 67 dakika kalmıştır. Yeni kız arkadaşınız tahminen çoktan dolmuşa binmiş, köprüyü geçmek üzeredir. 7 dakika sonra çıkmaya söz verirsiniz.
Sözünüzün üzerinden 23 dakika geçmiştir. Program hala daha çalışmamaktadır. Sinemaya yetişmek artık neredeyse imkansız hale gelmiştir. Tam bu anda ilk 10 dakikanın reklamlara gittiğini hatırlarsınız. Üstelik Çağan Irmak’ın son filmi. Kesin 15 dakika reklam koyarlar. Yeni bir compile için bundan daha iyi vakit olamaz. Tam o sırada kız arkadaşınız arar. Hala daha çıkmadığınıza inanamaz. Baya bir kızar. Hemen çıkacağınıza söz verirsiniz. Taksi çağırırsınız, Kızılkayalar’ın önünde inersiniz. Filmin başlayalı 5 dakika olmuştur. Beyoğlu’nu koşarak geçersiniz. Sinemaya sakin sakin yürüyerek giden bir programcı daha görülmemiştir. Ama maalesef kız arkadaşınız henüz bu gerçeği bilmemekte ve durduk yerde size kızmaktadır. Emek sinemasının önüne gelirsiniz, kız arkadaşınız kötü kötü bakarken, “array index out of bound exception” aldım dersiniz. “Bu ne biçim özür” diye azar işitirken, “o collection’ın içini başka nerde boşaltıyor olabilirim ki acaba” diye düşünmektesiniz.
Yazılım bir tutkudur.
Çevremize verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz.
6 Temmuz 2009 Pazartesi
Çalışmak Eğlenceli Ama Şimdi Eğlencenin Hiç Sırası Değil... :)
Bugun Pazartesi...
bugune bugun bir arkadasimizdan duydugumuz soz ile balayalim istedim.
:)
bugune bugun bir arkadasimizdan duydugumuz soz ile balayalim istedim.
:)
30 Haziran 2009 Salı
Toplantı İnsanları
Geçenlerde Gezerken rastladigim bir makale
Detayları burada...
Toplanmak, toplantı yapmak iş dünyasının vazgeçilmez unsurlarının başında geliyor. Neden toplantı yapıyoruz diye sorduğumda heman aklıma; projeleri konuşmak için, değerlendirme yapmak için, çalışanların gazını almak için, çalışanları motive etmek için, çalışanlara gözdağı vermek için gibi bir sürü neden geliyor.
Sonuç odaklı olmadığı sürece, toplantılar iş dünyasanın en büyük zaman ve algı kayıplarıdır. Bir de yaşadığınız toplumun kültürel altyapısı, sohbet, muhabbet odaklı ise toplantıda geyiğin tadından yenmez. Toplantı süreci, sonuç odaklı toplantılardan, geyik odaklı toplantılara evrilir.
Toplantıya katılmak önemli bir statü sembolüdür. Toplantı insanları, “toplantım var”, “hayvan gibi yoğunum olm”, “sabahtan beri yerime oturamadım ki, bir fırsatını bulup arayacağım” gibi sitemlerde bulunurken içten içe tatlı bir haz duyarlar. Beyinlerinin içerisinden, “olm sen harbiden yoğun ve önemli bir adamsın, sürekli toplantı halindesin, insanlar senden toplantı alabilmek için uğraşıyorlar, hakimsin kardeşim” nidaları yükselmektedir.
Toplantı insanları, toplantılara belli donanımları olmadan çıkmazlar. Toplantı insanlarının günlük aksesuarlarına baktığımızda;
Moleskine kara kaplı defter, özellikle kara kaplı olması gerekir. Başka renkler “business” değildir, karizmayı düşürür. Defterin sayfaları çizgisiz olmalıdır. Çizgili defter kullanmak, “adam yönetici olmuş hala çizgisiz cetvelsiz doğru düzgün yazamıyor” imajı verebileceğinden genellikle tercih çizgisizden yana olur. Toplantı başlangıcında deftere tarih, toplantı adı ve katılımcıları yazmak profesyonelliği ifade eder.
Mont Blanc veya Cross kalem, toplantı esnasında masaya koyulur sadece çok önemli birkaç satır yazılır. Böylece insanlar, sizin ne kadar zeki olduğunuzu, herşeyi anladığınızı ve özet olarak bir iki cümle yazdığınızı düşünür. Toplantı katılımcılarından kalemi farketmeyenler için kalemin mürekkebine bakılır, açılır içi çıkarılır vs. böylece herkes kalemi tüm özellikleri ile gözlemleyebilmiş olur.
Mont Blanc, Porche, Beymen veya Vakko kartvizitlik, cepten doğrudan kartvizit çıkarmak hiç “business” değildir. Hatta bazı kesimlerde geri kalmışlık olarak adledildiğine dair rivayetler muteliftir. Kartvizit, özenle seçilmiş kartvizitlikten nazikçe çıkarılır, istense de istenmese de her karşılaşılan kişiye verilir. Burada, “ulan ben de bu pozisyonda bu şirket de çalışıyorum, boru değil beni buna göre konumlandır” mesajı verildiğine şahit olunmuştur.
Toplantı masasına dirsekleri koyunca, ceketin arasından itina ile çıkan gömlek kollarında büyük bir ihtişam ile ben buradayım diyen kol düğmeleri, kol düğmesi gerçekten çok “business” bir araçtır. Eğer kol düğmesi takıyorsanız “işinize özen gösteriyorsunuz, yönetici iseniz bu pozisyonu hakediyorsunuz değilseniz kesin yönetici olacaksınız” imajını verir. Kol düğmelerinin fark edilmesi için dirsekler özenle masaya koyulur, ceket sıvanır ve kol düğmeleri katılımcıların gözüne sokulur.
Blackberry ve iphone, özellikle Blackberry çok “business” bir aksesuardır. Bu aksesuarlar toplantı masasının altında etkin kullanılmaları ile ünlüdür. Eğer üst düzey yönetici iseniz toplantı masasının üzerinde de çatır çatır bu cihazlarla oynaşabilirsiniz. Genellikle sıkıcı toplantıların vazgeçilmez can simitleridir. Maillere bakılır, cevaplar yazılır, Facebook‘ta adam pokelenir, Twitter‘a @surada, bilmem ne toplantısındayım yazılır, Friendfeed’te like yapılır, çaktırmadan foto çekilip Flickr‘a upload edilir. Görüldüğü gibi bu araçlar, sıkıcı geçen bir toplantıyı Alice’in harikalar dünyasına dönüştürebilir.
Toplantı süreci, “baba bu konu ile ilgili toplanmamız lazım” diyalogundan sonra toplantı davetiyeleri “Meeting Request” gönderilmesi ile başlar. “Meeting request” göndermek, “meeting reuest” gelince “accept” etmek, hatta artislik yapıp “Tentative” demek veya “meeting request”i “forward” etmek toplantı insanlarının çok hoşlaştığı haraketlerdir.
Toplantıya saatinde gitmek yine hiç “business” değildir. Toplantıya ortalama 10-15 dk geç katılınmalıdır. Girer girmez “daha önce x toplantısındaydım şimdi bitti ancak gelebildim” deyip özür dilenir. Burada “ulan bu adamda ne yoğun sürekli toplantıda çok önemli bir adam, yönetim de önemsiyor” imajı verilir.
Toplantı gündemi daha önceden gönderilmiş olmasına rağmen, “naber abi nasıl gidiyor, şunu ne yaptınız?” diyalogları toplantı süresinin %28′ni oluşturmaktadır.
Toplantı gündeminin üzerinden bir iki madde ilerledikten sonra herkesin kendi bilinçaltındaki gündem su yüzüne çıkmaya başlar ve herkes toplantıyı kendi bilinçaltındaki gündeme göre yönlendirmek ister.Toplantıyı yöneten kişi baskın karakterde ise buna izin vermez, toplantı süresinin%71′inde kendisi konuşur. Toplantıyı yöneten kişi eğer pasif karakterde ise herkes kendi gündemini konuşur, toplantı uzar,uzar uzar… Herhangi bir sonuç çıkmaz.
Toplantıda herhangi bir katılımcı herhangi bir konu hakkında yaptıklarını anlatırken, O katılımcıya laf sokmak çok “business” ve “zeki” havası verir. Katılımcı, laf sokanın seviyesine inmeyip cevap vermeyince “ezik” olarak adledilir.
Toplantı platformlarında etkin performansta dalaşabilmek için katılımcılar toplantı öncesi birbirleri hakkında anlamlı argümanlar oluştururlar, deliller toplarlar. Delil bazlı, rakam bazlı, rapor bazlı laf sokmak sizi amudi olarak yükseltir.
Toplantı esnasında içecekler sorulduğunda kahve içmek (mümkünse filtre kahve veya expresso ) içme çok “business” durur. Toplantı esnasında ortaya konulmuş olan yiyeceklere sürekli dalmak imajı zedeleyebilir. Bunun yerine tabağa hiç dokunmadan “ben böyle şeyleri önemsemem, 3-5 cookie insanı değilim, sağlıklı beslenirim, nefsime hakimim” imajı verilir.
Toplantı notunu kimin tutacağı önemli bir husustur. Konuyu herkes birine delege etmeye çalışır. Ancak başkan konuyu birine delege ettiğinde, ilgili kişi küfür ede ede toplantı notunu tutar ve herkese gönderir. Gönderilen toplantı notlarını okumamak çok “business” ve “cool” bir davranıştır. Nasılsa ilgili arkadaşlar bu toplantı notunu bu kişilere bir şekilde anlatacaklardır?
Toplantı sürecinde usulen herkesin görüşünü sormak çok “profesyonel” bir davranıştır. Ama daha profesyoneli tüm bu görüşleri aldıktan sonra yine kendi görüşünü yaptırmaktır.
Ülkemiz, bir toplantı ülkesi olduğundan iş dünyamızda toplantı odaklı bir iş dünyasıdır. Bizdeki toplantılar genelllikle muhabbet odaklı toplantılardır. Osmanlı’dan günümüze loncalarda, kıraathanelerde, toplanmaya, sohbet etmeye alışkın olan kültürel mirasımız bu alışkanlığını geçmişteki araçların post modern haliyle iş dünyasında toplantı masalarında devam ettiriyor. Bize de aksesuarlarımızı yüklenip toplantıdan toplantıya koşmak kalıyor.
Herkese iyi toplantılar…
Detayları burada...
Toplanmak, toplantı yapmak iş dünyasının vazgeçilmez unsurlarının başında geliyor. Neden toplantı yapıyoruz diye sorduğumda heman aklıma; projeleri konuşmak için, değerlendirme yapmak için, çalışanların gazını almak için, çalışanları motive etmek için, çalışanlara gözdağı vermek için gibi bir sürü neden geliyor.
Sonuç odaklı olmadığı sürece, toplantılar iş dünyasanın en büyük zaman ve algı kayıplarıdır. Bir de yaşadığınız toplumun kültürel altyapısı, sohbet, muhabbet odaklı ise toplantıda geyiğin tadından yenmez. Toplantı süreci, sonuç odaklı toplantılardan, geyik odaklı toplantılara evrilir.
Toplantıya katılmak önemli bir statü sembolüdür. Toplantı insanları, “toplantım var”, “hayvan gibi yoğunum olm”, “sabahtan beri yerime oturamadım ki, bir fırsatını bulup arayacağım” gibi sitemlerde bulunurken içten içe tatlı bir haz duyarlar. Beyinlerinin içerisinden, “olm sen harbiden yoğun ve önemli bir adamsın, sürekli toplantı halindesin, insanlar senden toplantı alabilmek için uğraşıyorlar, hakimsin kardeşim” nidaları yükselmektedir.
Toplantı insanları, toplantılara belli donanımları olmadan çıkmazlar. Toplantı insanlarının günlük aksesuarlarına baktığımızda;
Moleskine kara kaplı defter, özellikle kara kaplı olması gerekir. Başka renkler “business” değildir, karizmayı düşürür. Defterin sayfaları çizgisiz olmalıdır. Çizgili defter kullanmak, “adam yönetici olmuş hala çizgisiz cetvelsiz doğru düzgün yazamıyor” imajı verebileceğinden genellikle tercih çizgisizden yana olur. Toplantı başlangıcında deftere tarih, toplantı adı ve katılımcıları yazmak profesyonelliği ifade eder.
Mont Blanc veya Cross kalem, toplantı esnasında masaya koyulur sadece çok önemli birkaç satır yazılır. Böylece insanlar, sizin ne kadar zeki olduğunuzu, herşeyi anladığınızı ve özet olarak bir iki cümle yazdığınızı düşünür. Toplantı katılımcılarından kalemi farketmeyenler için kalemin mürekkebine bakılır, açılır içi çıkarılır vs. böylece herkes kalemi tüm özellikleri ile gözlemleyebilmiş olur.
Mont Blanc, Porche, Beymen veya Vakko kartvizitlik, cepten doğrudan kartvizit çıkarmak hiç “business” değildir. Hatta bazı kesimlerde geri kalmışlık olarak adledildiğine dair rivayetler muteliftir. Kartvizit, özenle seçilmiş kartvizitlikten nazikçe çıkarılır, istense de istenmese de her karşılaşılan kişiye verilir. Burada, “ulan ben de bu pozisyonda bu şirket de çalışıyorum, boru değil beni buna göre konumlandır” mesajı verildiğine şahit olunmuştur.
Toplantı masasına dirsekleri koyunca, ceketin arasından itina ile çıkan gömlek kollarında büyük bir ihtişam ile ben buradayım diyen kol düğmeleri, kol düğmesi gerçekten çok “business” bir araçtır. Eğer kol düğmesi takıyorsanız “işinize özen gösteriyorsunuz, yönetici iseniz bu pozisyonu hakediyorsunuz değilseniz kesin yönetici olacaksınız” imajını verir. Kol düğmelerinin fark edilmesi için dirsekler özenle masaya koyulur, ceket sıvanır ve kol düğmeleri katılımcıların gözüne sokulur.
Blackberry ve iphone, özellikle Blackberry çok “business” bir aksesuardır. Bu aksesuarlar toplantı masasının altında etkin kullanılmaları ile ünlüdür. Eğer üst düzey yönetici iseniz toplantı masasının üzerinde de çatır çatır bu cihazlarla oynaşabilirsiniz. Genellikle sıkıcı toplantıların vazgeçilmez can simitleridir. Maillere bakılır, cevaplar yazılır, Facebook‘ta adam pokelenir, Twitter‘a @surada, bilmem ne toplantısındayım yazılır, Friendfeed’te like yapılır, çaktırmadan foto çekilip Flickr‘a upload edilir. Görüldüğü gibi bu araçlar, sıkıcı geçen bir toplantıyı Alice’in harikalar dünyasına dönüştürebilir.
Toplantı süreci, “baba bu konu ile ilgili toplanmamız lazım” diyalogundan sonra toplantı davetiyeleri “Meeting Request” gönderilmesi ile başlar. “Meeting request” göndermek, “meeting reuest” gelince “accept” etmek, hatta artislik yapıp “Tentative” demek veya “meeting request”i “forward” etmek toplantı insanlarının çok hoşlaştığı haraketlerdir.
Toplantıya saatinde gitmek yine hiç “business” değildir. Toplantıya ortalama 10-15 dk geç katılınmalıdır. Girer girmez “daha önce x toplantısındaydım şimdi bitti ancak gelebildim” deyip özür dilenir. Burada “ulan bu adamda ne yoğun sürekli toplantıda çok önemli bir adam, yönetim de önemsiyor” imajı verilir.
Toplantı gündemi daha önceden gönderilmiş olmasına rağmen, “naber abi nasıl gidiyor, şunu ne yaptınız?” diyalogları toplantı süresinin %28′ni oluşturmaktadır.
Toplantı gündeminin üzerinden bir iki madde ilerledikten sonra herkesin kendi bilinçaltındaki gündem su yüzüne çıkmaya başlar ve herkes toplantıyı kendi bilinçaltındaki gündeme göre yönlendirmek ister.Toplantıyı yöneten kişi baskın karakterde ise buna izin vermez, toplantı süresinin%71′inde kendisi konuşur. Toplantıyı yöneten kişi eğer pasif karakterde ise herkes kendi gündemini konuşur, toplantı uzar,uzar uzar… Herhangi bir sonuç çıkmaz.
Toplantıda herhangi bir katılımcı herhangi bir konu hakkında yaptıklarını anlatırken, O katılımcıya laf sokmak çok “business” ve “zeki” havası verir. Katılımcı, laf sokanın seviyesine inmeyip cevap vermeyince “ezik” olarak adledilir.
Toplantı platformlarında etkin performansta dalaşabilmek için katılımcılar toplantı öncesi birbirleri hakkında anlamlı argümanlar oluştururlar, deliller toplarlar. Delil bazlı, rakam bazlı, rapor bazlı laf sokmak sizi amudi olarak yükseltir.
Toplantı esnasında içecekler sorulduğunda kahve içmek (mümkünse filtre kahve veya expresso ) içme çok “business” durur. Toplantı esnasında ortaya konulmuş olan yiyeceklere sürekli dalmak imajı zedeleyebilir. Bunun yerine tabağa hiç dokunmadan “ben böyle şeyleri önemsemem, 3-5 cookie insanı değilim, sağlıklı beslenirim, nefsime hakimim” imajı verilir.
Toplantı notunu kimin tutacağı önemli bir husustur. Konuyu herkes birine delege etmeye çalışır. Ancak başkan konuyu birine delege ettiğinde, ilgili kişi küfür ede ede toplantı notunu tutar ve herkese gönderir. Gönderilen toplantı notlarını okumamak çok “business” ve “cool” bir davranıştır. Nasılsa ilgili arkadaşlar bu toplantı notunu bu kişilere bir şekilde anlatacaklardır?
Toplantı sürecinde usulen herkesin görüşünü sormak çok “profesyonel” bir davranıştır. Ama daha profesyoneli tüm bu görüşleri aldıktan sonra yine kendi görüşünü yaptırmaktır.
Ülkemiz, bir toplantı ülkesi olduğundan iş dünyamızda toplantı odaklı bir iş dünyasıdır. Bizdeki toplantılar genelllikle muhabbet odaklı toplantılardır. Osmanlı’dan günümüze loncalarda, kıraathanelerde, toplanmaya, sohbet etmeye alışkın olan kültürel mirasımız bu alışkanlığını geçmişteki araçların post modern haliyle iş dünyasında toplantı masalarında devam ettiriyor. Bize de aksesuarlarımızı yüklenip toplantıdan toplantıya koşmak kalıyor.
Herkese iyi toplantılar…
29 Mayıs 2009 Cuma
Bir Üst sınıfa geçme isteği!
Bir gün Ali, öğretmeni Ayşe Hanıma giderek dersten sonra kendisiyle görüşmek istediğini söyledi. Öğretmen kabul etti ve sordu:
-Sorun nedir Ali?
- Ben bu sınıfın düzeyine göre fazla zekiyim. Bir üst sınıfa geçmek istiyorum.
İstek konusunda bilgi verilen Müdür Ali'ye bunun için bir testten geçmeyi isteyip istemediğini sordu.
Ali tereddütsüz kabul etti ve test başladı.
-Söyle bakalım Ali: 3X4
-Oniki
-Peki 6X6
-Otuzaltı Müdür bey
-Japonya'nın başkenti
-Tokyo
Ve test bir saat sürdü, Ali hiç hata yapmadı. Test sonunda Ali'nin öğretmeni de soru sormak istedi. Ali ve Müdür bu isteği kabul ettiler.
Öğretmen sorulara başladı:
-İneklerde dört tane, ben de iki tane olan nedir?
-Bacaklar öğretmenim!
-Doğru! Peki; senin pantalonunun içinde olup, benim pantalonumun içinde olmayan nedir?
Müdür bu soruya çok şaşırır.
- Cepler öğretmenim.
-Kadınların tüylerinin en kıvırcık olduğu yer neresidir.
Velet tereddütsüz yanıt verdi:
-Afrika'dır öğretmenim.
-Yumuşak olup, kadınların ellerinde sertleşen nedir?
Müdür gözleri faltaşı gibi açılmış tam konuşacakken Ali yanıtladı:
-Tırnak cilası.
-Peki. Bekar bir kadına göre evli kadında daha geniş olan nedir?
Müdür kulaklarına inanamıyordu.
-Yatak öğretmenim.
-Kadın vücudunda en nemli organ hangisidir?
-Dil öğretmenim.
Nefes nefese kalan Müdür test'i bitirmeye karar verdi ve:
- Değil bir üst sınıfa, ben bunu doğrudan Üniversiteye göndereceğim. Çünkü ben bütün sorulara yanlış cevap verdim!
KISSADAN HİSSE:
İnsanların ahlakları yaşlandıkca bozulur!
-Sorun nedir Ali?
- Ben bu sınıfın düzeyine göre fazla zekiyim. Bir üst sınıfa geçmek istiyorum.
İstek konusunda bilgi verilen Müdür Ali'ye bunun için bir testten geçmeyi isteyip istemediğini sordu.
Ali tereddütsüz kabul etti ve test başladı.
-Söyle bakalım Ali: 3X4
-Oniki
-Peki 6X6
-Otuzaltı Müdür bey
-Japonya'nın başkenti
-Tokyo
Ve test bir saat sürdü, Ali hiç hata yapmadı. Test sonunda Ali'nin öğretmeni de soru sormak istedi. Ali ve Müdür bu isteği kabul ettiler.
Öğretmen sorulara başladı:
-İneklerde dört tane, ben de iki tane olan nedir?
-Bacaklar öğretmenim!
-Doğru! Peki; senin pantalonunun içinde olup, benim pantalonumun içinde olmayan nedir?
Müdür bu soruya çok şaşırır.
- Cepler öğretmenim.
-Kadınların tüylerinin en kıvırcık olduğu yer neresidir.
Velet tereddütsüz yanıt verdi:
-Afrika'dır öğretmenim.
-Yumuşak olup, kadınların ellerinde sertleşen nedir?
Müdür gözleri faltaşı gibi açılmış tam konuşacakken Ali yanıtladı:
-Tırnak cilası.
-Peki. Bekar bir kadına göre evli kadında daha geniş olan nedir?
Müdür kulaklarına inanamıyordu.
-Yatak öğretmenim.
-Kadın vücudunda en nemli organ hangisidir?
-Dil öğretmenim.
Nefes nefese kalan Müdür test'i bitirmeye karar verdi ve:
- Değil bir üst sınıfa, ben bunu doğrudan Üniversiteye göndereceğim. Çünkü ben bütün sorulara yanlış cevap verdim!
KISSADAN HİSSE:
İnsanların ahlakları yaşlandıkca bozulur!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)